Aşk



Her yer soğuktur, nefesin buz tutar.
Üşümek istersin.
Ama üşümezsin, üşüyemezsin.
Derinlerde bir şey vardır içini ısıtan.
Anlamsız bir his;
Hıdırellezde, küçük çocukların üstünden atladığı;
Veya bir evsizin ısınmak için yaktığı masum bir ateş gibi.
Aşk yakar,
Aşk acıtır,
Aşk kanatır en derinden.
Ellerinde olsa bile duygular, bir anda kayıp gider.
Ellerin;
Bir kömür sobasına değmişcesine yanar adeta.
Acır, acıtır, izi kalır.
İzi kalırsa, hatırlarsın her baktığında.
Yaşarsın tekrardan o anı.
Unutturmaz sana kendini,
Her zaman ben burdayım der umarsızca.
Gece biter..


Hep başa sarıyoruz.

Hayatımız devamlı başa sarılan film şeridi gibi,ses aynı, yüz aynı ama hisler her seferinde daha da derin.Sözler her seferinde daha da anlamlı.Duygular hep bir ağacın gölgesinde, güneşten mahrum..Sesler ki ulaşılamayacak kadar uzak da..yüreklerimiz bir kuşun kanadında ki yara..hissedebildiğin kadar uçarsın uzaklara ve bulutlar engel değildir yolunu bilene.

Bırak Peşimi GECE!


Geceye küfretmek istiyorum bazen,
Gökyüzünün, geceye kattığı anlamı düşünmeden.
Sadece küfretmek istiyorum.
Gecenin, sessizliği bozulsun istiyorum.
Bu kadar pervasız olamaz gece;
Ve bu kadar günahsız.
Yıkılsın istiyorum tüm saltanatı.
Bir günlüğüne de olsa; başımdan git gece.
Her gece değil; sadece tek gece.
Bırak beni kendi yalnızlığımda öleyim.
Hiç değilse, bırak kalan aydınlığı; çekip gideyim.
Ama artık bırak peşimi gece!

Her zaman her şey iyi gitmiyor..

Öyle oluyor ya, hiç bir şey sürekli iyi gitmiyor. Özellikle bazen o kadar seriye bağlıyor ki bedevinin daha şanslı olduğunu bile düşünüyorsunuz. Hayatına görkemli bir şeyler girmeye başladığı zaman; sanki hayat üstüne alınmış gibi solduruyor görkemini. Sonra sktir et diyorsun, yakıyorsun bi sigara şişenin dibini bulurken. Temiz..

Öylesine...


"İnsanlar çok karmaşık düşüncelere sahiptirler.Mutlu olduğu anın değerini ve o zaman ne kadar mutlu olduğunu ancak mutsuz olduğu zaman anlarlar.Belkide tanıyamadıkları bir insanın,gömülürken söyledikleri ‘iyi bilirdik’ lafını kendilerine görev bellerler.Birbirlerinin değerlerini ancak kaybettikleri vakit farkederler.Hayattayken belkide hiç gül vermediği insana,öldüğünde gül götürürler.Halbuki insan ölmüştür,gülü neylesin..ama o gül hayattayken verilseydi o insana,gülümseme olarak dönerdi karşıdaki insana..İnsanlar hayattayken anlaşılmaya mecburdurlar.Ölünce anlayanının olması neye yarar?Oysaki insan hayattayken anlaşılsaydı; derdinin,düşüncelerinin verdiği o hüzün ve keder ile göçmeyecekti diğer tarafa..daha huzurlu bir şekilde kucaklayacaktı yeni hayatını..ama biz insanlar,anlamıyoruz bunları.kabullenemiyoruz gerçekleri.."

Suçlu Hissetmek ( Deneme )


      Suçlu hissetmek... İnsanın kendini suçlu hissetmesi gerçekten çok kötü bir durum. Suçluluğun nedeni ne olursa olsun, kime karşı yapıldıysa yapılsın, insanın içine bir tümör gibi yerleşiyor, bir yük oluyor. Ve bu suçluluk duygusu, insanın hiç beklemediği bir anda, hiç beklemediği bir  yerde aklına gelebiliyor. Geldiği zamanda ise, o an ne işle uğraşıyorsan, onu olumsuz yönde etkileyip, belki 1 saat, belki gün boyunca, hatta günlerce aklını kurcalayıp hayatını zorlaştırabiliyor. Bundan kurtulmanın en mantıklı ve kolay yolu, yaptığın hata için veya yaptığını sandığın hata için karşındaki kişiden özür dilemek. Bu en basit yöntemdir. Bazende kuruntu yaparız kendi kendimize. Bir şey yapmadığımız halde, içinde bulunduğumuz durumdan kaynaklanan bir hisse kapılarak, kendimizi suçlu olduğumuza inandırırız...

      Bende herkes gibi hatalar yaptım. Bazılarını elimden geldiğince düzelttim. Bazılarını hiç düzeltemedim ve bazılarını ise, ufak hasarlarla atlattım. Sonuç olarak bunlardan bir ders almam gerekiyordu. Gelecekte, aynı şekilde başıma gelebilecek hatalar için önlem almış olabilirdim bir bakıma. Ama bazen, önlem alsan dahi aynı hataya düşmeyeceğinin garantisi yok.


      Bir kişi girer hayatına, her şeyin değişir. Seversin ve güvenirsin. Hayattan daha çok zevk almaya başlarsın. Bazen, bütün olumsuzluklara karşı tek olumlu olandır o. Bir gün gelir, her şey biter. Başladığın yerden daha berbat bir yerdesindir. Kendini suçlu hissedersin. Bütün suçu kendine yükler, bazende pişmanlık hissedersin. Biraz zaman, geçer aklından çıkarmaya çalışırsın. Çıkarırsın belki, yada çıkarttığını sanırsın. Sonuç olarak suçlu hissetmeye devam edersin. Zaman geçer, farkına varırsın gerçeklerin, bir şeyler öğrenirsin gerçeğe dair, görürsün gerçeği. İşte o zaman her şey değişir. Artık pişmanlık duymuyorsundur. Nefretle karışık bir sevinçtir hissettiğin. Kurtulmanın sevincini, kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, şimdi sadece sevinç kalmıştır geriye. Asıl suçlunun o olduğunu anlamışsındır. O sadece, değersiz, bencil, düşüncesiz biri olarak geride kalmıştır hayatında. Artık suçlu hissetmiyorsun ve yeni gelişmeler için yaşamaya devam ediyorsun. Her şey için yaşa, ne olursa olsun yaşa...

Yeniden, yeniden yeniden yeni bi hayat

Hep aynı olay oluyor; zaman tekrar ediyor. Yeni bir yere, yeni bir yaşama odaklanıyorsunuz, Eskiyi unutuyorsunuz, unutmaya çalışıyorsunuz en azından. Yeni yaşamınız size iyi geliyor belkide daha iyi hissediyorsunuz. Sonra bi şey oluyor, ufak bir şey. Gittikçe büyümeye başlıyor. Büyüdükçe sıkıntılar başlıyor. Yaşadığınız o saçma hayat; unutmaya çalıştığınız o saçma hayat yeniden canlanıyor adeta bi zombi gibi. Tekrardan aynı olaylar, oynadıkları roller yine aynı; sadece kişiler farklı. Yeni bir başlangıç arıyorsunuz bu sefer; bundan daha iyi bir başlangıç. Daha iyisini bulma umuduyla yaşıyorsunuz. Daha iyisini yapmak için adım atmak elinizde. O adımı atın...